Uçak biletini aldın ya da almadın. Belki bir Erasmus öğrencisisin belki de sadece bir turist. Güzel bir tercih yaptın. Valencia'ya şimdiden hoşgeldin.
Valencia ile ilgili genel bilgileri zaten başka yerlerden öğrenebilirsin. Hadi gel şimdi biraz gerçek Valencia hakkında konuşalım!
Belki İspanya'daydın, tekrar Türkiye'ye döndün. Bunalımdasın, herşeyi özlüorsun. Belki de hala oralardasın Don Simon'a para vermeyeyim, azıcık da havam olsun diyorsun...
Sangria
Bugünkü konumuz Sangria.
Bilmeyen için küçük bir açıklama: Sangria yazların vazgeçilmezi, İspanyol kültürünün baştacı, soğuk içilmesi gereken; içerken "aaa çok hafifmiş ya ne güzel"; masadan tuvalete kalkarken "ulan kafam güzel oldu iki bardakla ha" dedirten, bu sebepten de yemekle beraber içilmesi gereken bir içkidir.
Saadede gelelim, Sangria evde nasıl yapılır?
Üstünü giyin, hemen markete gidiyorsun; en ucuz şaraptan kaç kişiysek adam başı yarım şişe olmak üzere şarap alıyorsun.
Yanına bir şişe küçüğünden, 35'lik yeter, paran varsa konyak, paran yoksa votka alıyorsun. Bir şişe de fanta al.
Evde portakalın, elman, limonun, tarçının, karanfilin ve şekerin vardır diye tahmin ediyorum.
Şimdi büyüğünden bir çöp kovası ya da saklama kabı bulman gerek. Herşeyi onun içinde karıştıracağız. Olmadı Çinli birmilyonculardan al bi tane. Türkiye'deysen zaten bulursun her yerde.
Portakaları, limonları , elmaları doğramaya başla bakalım. Hepsini 4'e bölsen kafi.
İki şişe şarap aldığını varsayıyorum. 3 büyük portakal, 3 büyük elma ve 1 limon yeter. Gözüne çok gelirse, canın çekerse ye...İki eksik, üç fazla farketmez o kadar.
Şimdi şarap şişelerini aç ve kovanın içine dökmeye başla. Meyveleri de içine at. Sonra 4 çubuk tarçın, iki cimcik(10-12 tane) karanfil ekle. Ondan sonra 2,5 litrelik aldıysan fantayı, takriben 2 litresini bi kovaya boşalt. 3 su bardağı şeker ekle.
Kovaya bir paket buz ekle. Biraz karıştır. Şimdi geldik zurnanın zırt dediği yere.
Votkayı aç, yarısını kovaya ekle. Karıştır. Tadına bak eğer sertse azıcık fanta(varsa bak ananas suyu da olur) ekle. Yine tadına bak. Takriben şişenin 3/4'ünü boşaltman yeterli olacaktır. Ama hepsini de koysan çok farketmez.
Tadı sertleşmeye başlarsa ya buz ya da fanta ilave edip karıştır. Ama eğer Türkiye'de değilsen ve Küp şarap filan almadıysan gerek kalmaz buna.
Bu işin kitabi bir bilgisi yok. Tamamen aldığın şaraba, votkanın ya da konyağın kalitesine ve meyvelerin de büyüklüğüne bağlı olarak tarif değişir. O yüzden sangria yaparken her zaman tatmak gerekir.
Zaten şu anda inceden bi çakırkeyif olmuş olman gerek tadarken. Son bir kez daha karıştır ve tadına bak. Hay maşallah yanakların al al oldu.
Aferin! Güzel oldu güzel. Yanındakilere de ver bi kaşık... Mmmm beğendiler di mi?!
Bilenler bilir, vakti zamanında Cheers diye bir dizi vardı...Güzel bir giriş şarkısı vardı: "Herkesin adını bildiği, herkesin geldiğin için mutlu olduğu, kaçacak bir yer istemez miydin sen de?!" diye sözleri olan.
Hepimiz "Bana her zamankinden ver!" demeyi çok istedik. Hepimiz bir Cheers'ımız olsun çok istedik.
İşte sizi bugün Valencia'nın Cheers'ı ile tanıştıracağım.
Bar Los Picapiedras
Bar Los Picapiedras, El Carmen'in Cavallers girişinde yolunuzun üzerinde solda küçük iki katlı sıcak bir bar.
Teresa benim canım ciğerimdir, barın sahibi; dünyada görüp görebileceğiniz en pozitif, en açık görüşlü ve tevazu sahibi insanlardan biri.
"Abi ben barımda gülen yüzler istiyorum; insanlar gülmediği zaman, mutlu olmadığı zaman ben de çalışmak istemiyorum. Mutsuz oluyorum. Şu hayatta samimiyetten başka hiçbir şeyimiz yok." diyen biri.
Keyfin kaçtığında dertleşebileceğin, mutluyken mutluluğunu paylaşabileceğin aile gibi bir yer Picapiedras.
İşin bu kısmı benim için en önemli tarafı.
Kimilerinizin ulan amma övdün haa fiyattan bahset de bilelim bu aile nasıl bir aileymiş dediğini duyar gibiyim.
Olum çok paragözsünüz çok. Üç kuruş için kalbimi kırıyorsunuz.
Neyse olsun.
1 montadito + 1 quinto(bira) 1€ (mutlu musun şimdi ha?! değdi mi beni kırmaya!)
Perşembeleri porron(sürahi) 5€(şarap bira ne istersen)
Çarşambaları porron(bira) 4,50€ bocadillo 2.50€(öküz gibi bocadillo, rahat doyarsın) Menú 6.00€ (chorizodur jamondur porrondur hepsi)
Pazar akşamları da çalgılı çengili canlı müzik var.
Aşağıda İspanyolca bilen arkadaşlar için Valencia'da kızarkadaşımla çektiğimiz ucuz bar ve restoranları tanıtan programımızın bir bölümü var. Birinci bölüm Picapiedras üzerine, ikincisi yemek tarifi. İspanyolca bilmeyenler de izleyebilir, en azından fikir sahibi olmuş olur. Konuşan kız Teresa.
Giderseniz Umut'un çok selamı var Türkiye'den deyin. Blog'dan gördük geldik deyin. Sevinsin garibim.
İspanya içinde ucuz nasıl gezebiliriz sorusunu artık her yerde görür oldum.
Bu konuyla ilgili yazmam gerektiğine karar verdim.
Ryanair'e artık pek güven olmuyor. Gidişi ucuza bulsanız dönüş pahalıya denk geliyor bu sebeple alternatiflere bakmamız gerek.
Neyse, size önerebileceğim üç şık var:
1) Renfe: Renfe, İspanya'nın TCDD'sidir. Normalde ziyadesiyle kazık rakamlara tren bileti satarlar(48-75€ civarı) ancak eğer takviminiz belliyse ve daha vakit varsa; ucuza bilet kapatmanız mümkündür.(15€ civarı)
Bilenler bilir bu aynı Eskişehir-Ankara yüksek hızlı treninden bilet almak gibi birşey. İlk alanlardansanız her zaman daha ucuza alırsınız. Sona kalırsanız donakalırsınız.
El Corte Ingles kartı çıkarırsanız ayrıca ek indirim de yapıyor Renfe bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
2) Blablacar.es: Blablacar ziyadesiyle güzide, ziyadesiyle ekonomik bir seyahat oluşumudur. Kısaca özetlemek gerekirse planlı otostopçuluk diyebiliriz. Arabası olan bir şahıs eğer tek başına gidiyorsa daha ucuza gelsin diye insanlarla arabasını paylaşıyor. Fikir bundan ibaret.
E peki güvenli mi? Şahsen yaklaşık 10-11 defa blablacar sayesinde seyahat ettim, şu ana dek birşey olmadı. Güvenli diyebilirim. Aynı couchsurfing gibi; şoförünüzü iyi seçmelisiniz. Referansı olan güvenilir insanları tercih ederseniz, risk düşecektir.
3) Araba kiralamak: Eğer 4-5 kişilik bir arkadaş grubuysanız en mantıklı olan bu seçenek. Araba kiralama fiyatları İspanya'da ucuz. Benzin de ona keza. Paralı otobanları tercih etmezseniz geriye pek de birşey kalmıyor. Ancak otobandan gideceğim derseniz o da göçertir haberiniz olsun. 1 haftalık ortalama bir araç yaklaşık 190€ civarında. Kafabaşı beş kişiden hesaplarsak, 38€ eder. Bir hafta için bence makul bir fiyat.
Şimdi aranızdan otobüsü niye yazmadın diyenler olacaktır. ALSA.es sitesine girsinler bi baksınlar. Otobüsler BUZLU Seyahat kalitesinde ve ziyadesiyle pahalı. Sizin iyiliğiniz için yazmadım şekerler. Zaruri olmadıkça pek tercih etmeyin derim.
Önünüzdeki caddenin adı Carrer de Xativa. Valencia'nın ana caddelerinden biridir. İyi bakın. Sol çaprazınızdaki yer Lluis Vives Lisesi.
Colegio de Lluis Vives
Primavera Valencia(Valencia Baharı) tam burada başladı. Bu sokaklar çok kan ve faşizm gördü.
Neyse turumuza devam edelim. Sağınızdaki yer Plaza de Toros, boğa güreşlerinin yapıldığı arena.
Plaza de Toros
Önünde birkaç fotoğraf çektirdikten sonra azıcık daha yürürseniz Casa de los Caramelos dükkanını göreceksiniz. Şirin bir dükkandır. Yolumuz biraz uzun kendinize bir torba şeker, jelibon alın. Enerji depolamış olalım.
Casa de los Caramelos
Neyse hepsini bir anda yemeyin o şekerlerin.
Şekerlerimizi cebimize koyduktan sonra dükkandan çıkıyoruz. Karşımızda bir Mc'Donalds var. Onun aralığından girip dümdüz yürümeye başlıyoruz. Yaklaşık 260 metre sonra büyükçe bir meydana varmış olacağız.
Burası Plaza de Ayuntamiento. Sağ tarafınızda gördüğünüz büyük şaşaalı bina Valencia Postanesi. Korkmayın içeri girin.
-Abi adamlar yapmış yaaa -Evet canım.
Oficina de Correos - Postane
Şimdi postaneden etkilendik de karşıdaki bina ne o da bunun gibi çok değişik bir mimarisi var?
Hazır mısın yavrucum? O bina belediye binası.
-OHŞ!!
Ayuntamiento de Valencia - Valencia Belediye Binası
Neyse sanırım yeterince şaşırdık. Biraz turistik yerleri gezelim. Azıcık yürüdükten sonra karnımız açsa Pizzeria Ñam Ñam'dan pizza alalım. Ucuz ve güzeldir. Genelde sarhoşken yenir, ama yapçak bişi yok.
Neyse Pizzeria Ñam Ñamın olduğu caddeye doğru döndük. Bu yol dümdüz gittiğinizde Plaza de la Reina'ya çıkar. Ancak biz hemen oraya gitmeyeceğiz. İlk olarak ziyaret etmemiz gereken iki kilisemsi müze var.
Bunlardan biri Museo Nacional de Ceramica Gonzalez Marti diğeri ise Museo del Patriarca. İlk olarak Museo Nacional de Ceramica Gonzalez Marti'ye gidiyoruz. Pizzeria Ñam Ñam'ın caddesinden(Carrer de Sant Vicente Martir) dümdüz ilerlerken soldan ikinci aralıktan içeri giriyoruz. Yolu dümdüz takip ettiğinizde yaklaşık 160 metre sonra sağda müzeyi göreceksiniz. Burası bir seramik müzesi.
-Yaa Allahaşkına buraya mermer görmeye mi geldik kardeşim!! -Sus çocum. Bi gir içeri önyargılı olma.Bi bildiğimiz var diyoruz.
Valencia portakalı, paellası ve partileriyle ünlü olduğu kadar seramiğiyle de ünlüdür.
Binanın kendisi dahi başlıbaşına bir sanat(15.yy'da inşa edilmiş; ama kapı 1740) olmakla beraber içeride hakikaten güzel eserler var. Eserlerin fotoğrafını koymayacağım git gör.
Neyse girdik çıktık beğendik. Şimdi ikinci durağımız Museo del Patriarca. Patrik müzesi. Seramik müzesine geldiğiniz yoldan yine dimdirek devam edin. Tam karşısında göreceksiniz. Müzenin karşısında Real Colegio Seminario del Corpus Christi var. Bu iki bina Valencia sanat ve tarihi için önemli. Çünkü Valencia tarihinin önemli ressamlarının resimlerini ve kitaplarını saklayan bir yer. Sanattan azıcık nasibinizi alın gidip görün.
Museo del Patriarca
Neyse şeker bitmedi di mi? Tamam şimdi azıcık yiyebilirsiniz. Şekerleri yerken yürümeye devam. Plaza Redondaya gideceğiz. Geldiğimiz Carrer de Sant Vicente Martir'e geri döneceğiz. Giriş yaptığımız sokağın başına geldik. Sant Vicente Martir'den yukarı doğru devam ederken sağdaki ilk aralığa girelim. İşte orası Plaza Redonda.
Plaza Redonda 19.yüzyılda inşa edilmiş bir pazar yeridir. Ortadaki fışkiye 1850 yılından bugüne kadar kırılmadan gelmiştir.
Plaza Redonda
Plaza Redondanın arka taraftaki girişine doğru devam ederseniz, Valencia'nın ve dünyanın sayılı en küçük apartmanlarından birini göreceksiniz.
-Ay çok şirin. -İvit. Ama gerizekalılar kapısına yiyecek otomatı koydular, halk olarak kızgınız.
Valencia'nın en küçük apartmanı
Arka tarafınıza doğru Santa Caterina kilisesini göreceksiniz. Yine Valencia'nın önemli kiliselerinden biridir.
Kiliseyi ziyaret ettikten sonra sıradaki durağımız daha önce bahsettiğim Plaza de la Reina. Kilisenin aralığını takip ederek meydana çıkabilirsiniz. Plaza de la Reina, Valencia'nın en önemli meydanlarından biridir.
Plaza de la Reina
Buraya gelmişken köşedeki dondurmacıdan bir dondurma yiyin. Dondurmacının karşısında, meydanın sol tarafında Chocolate Valor dükkanı var. Valencia'da çikolata yiyip içebileceğiniz en kral yerdir. Neyse çikolatanızı da yedikten sonra karşıda kocaman Valencia Katedralini göreceksiniz. İçeri girin.
İçeriyi gezdikten sonra sol tarafta Micalet kulesine çıkış yapmak için biletinizi alıp, kendinizi 207 dik merdiven basamağı için hazırlayın. 207 basamak bittiğinde yerden 51 metre yukarıda ve tüm Valencia panoramasına hakim olacaksınız. Tadını çıkarın. Dinlenin. Bu kule 1429 yılından beri burada.
Arka tarafta gördüğünüz kule Torres de Serranos. Bir sonraki durağımız. Katedralin mimarının elinden çıkma. Şehrin giriş kapısı.
Torres de Serranos
Tabi oraya gitmeden önce Plaza de la Reina'dan, Plaza de la Virgen'e geçmemiz gerek. Plaza de la Virgen Katedralin hemen arkasındaki meydan. Valencia'nın en önemli meydanı diyebiliriz.
Plaza de la Virgen
Sağ tarafınızda bulunan bazilika Basílica de la Virgen de los Desamparados. Valencia'nın en önemli simgelerinden biri de Bakire Meryem'dir. Bazilikanın ve meydanın adı da buradan gelmektedir.
Basilica de la Virgen de los Desamparados
Her yıl Las Fallas festivalinde bu meydana çiçeklerden dev bir Meryem heykeli inşa edilir. Fallera kostümü giyen kadınlar Meryeme çiçekler sunarlar.
Las Fallas çok uzun bir konu olduğu için başka bir gönderide detaylı olarak işleyeceğiz.
Çiçeklerle yapılmış Meryem heykeli
Falleralar
Plaza de la Virgen, kutsal tarafı yanında tüm önemli devlet binalarının(Valencia valiliği ve Valencia tarihi adliyesinin) çevresinde bulunması nedeniyle protestoların da meydanı olmuştur.
Plaza de la Virgen - Canal 9'un kapatılmasının ardından yapılan protesto gösterileri
Plaza de la Virgen'in sol tarafına doğru Carrer de Cavallers sokağına kıvrılıyoruz. Artık El Carmen'desiniz. Yani tarihi Valencia. Dümdüz bu yolu takip ederseniz Torres de Serranos gibi ikinci bir kapı olan Torres de Quart'ı görürsünüz. Çok farklı değiller. Ancak El Carmen'i bir nebze olsun keşfetmek için ideal bir yürüyüş olabilir. Bir gün içinde tüm El Carmen'i ne yazık ki öğrenemezsiniz. El Carmen ile ilgili bir yazı ilerleyen günlerde yazacağım. Ama şimdilik dar sokaklarında biraz kaybolsanız bile size iyi gelebilir.
Torres de Serranos, Carrer de Callavers'in başında hemen valiliğin yan tarafında bulunan yoldan sağa kıvrıldığınızda Calle de Serrans'ın sonunda. Yol üzerinde Plaza de Manises sağ tarafınızda kalıyor.
Torres de Serranos'tan sonra sıradaki durak Valencia'nın simgesi olan La Ciudad de las Artes y las Ciencias. Oraya gitmek için hemen yanıbaşınızda bulunan Torres dels Serrans - Comte de Trénor durağından 95 numaralı otobüse(Professor López Piñero - Museu de les Ciències) bineceksiniz.
Ancak binmeden önce eski Turia nehrini ve Museu de Belles Artes'i(Güzel Sanatlar Müzesi) görmenizi tavsiye ederim.
Eski Turia nehri artık bir park halinde. Valencialılar, Turia nehri devamlı taştığı ve sele yol açtığı için; nehrin yatağını değiştirmişler. Nehir yatağını da şu an park olarak kullanıyorlar. Torres de Serranos'tan ileri doğru yürüdüğünüzde. Üzerinde köprüler olan bir nehir yatağı göreceksiniz bahsettiğim yer işte tam da burası. Karşıdaki yüksek binanın 10. katında ben oturuyordum bir zamanlar... Ama ne yazık ki artık orada oturmuyorum.
Pont de Serrans - Benim eski ev ;) kıpss!
Neyse nehir yatağının karşı tarafına geçtiğinizde sağa doğru yürüyünce Museu de Belles Artes yaklaşık 500 metre sonra sol tarafınızda kalacak. Bu müze çok önemli çünkü içinde Sorolla'nın eserleri var. Ziyaret etmeden geçmeyin.
Museo de bellas artes
Şekerler tahminimce bitmiştir çoktan. Neyse işinizi bitirdikten sonra Pont de Fusta(Tahta köprü) köprüsünden tekrar karşıya geçip otobüse binip yola koyulabilirsiniz. La Ciudad de las Artes y las Ciencias sizi bekliyor.
La ciudad de las Artes y las Ciencas
La ciudad de las Artes y las Ciencas mimar Calatrava tarafından astronomik rakamlarla yapılmış bir konsept mimari eserler topluluğudur. İyidir, hoştur ancak Valencia ekonomik krizle boğuştuğu için çok tartışma konusu da olmuştur. TOKİ ihalelerinden hatırlarsınız kıps ;)
Neyse politik espri de yaptığıma göre artık siz taminimce La ciudad de las Artes y las Ciencas'ı gezmeyi bitirdiniz. Biliyorum geberiyorsunuz yorgunluktan. Ama gerçekten bu son. Sonra istediğinizi yapın.
Geldiğiniz taraf değil müzenin diğer tarafında Albereda(riu)-Museu de las Ciencies durağı var. O duraktan 1 numaralı Mendizabal - Gran Canaria otobüsüne binin. Aynı isimli durakta inin. Yaklaşık 450 metre dümdüz yürüyünce karşınızda Malvarossa plajını göreceksiniz. Hava sıcaksa gidin bi yüzün. Benim yerime de soğuk bir bardak bira için...Afiyet bal şeker olsun...
İyi eğlenceler bebeklerim. Yoruldunuz biliyorum ama en hızlı bu kadar olurdu. Bi dahakine daha uzun gelin. Sindire sindire gezin.
Not: Şehir merkezine geri dönmek için indiğiniz duraktan hesaplayın bir değil ikinci aralıktan sola girin. La malva-rossa - Mendizabal durağından 19 numaraya(Pl. de Ajuntament) binin. İlla ordan binmeniz şart değil ama işte şu an orayı biliyorsunuz diye orayı söyledim.